Mental Yorgunluğun Yönlendirdiği Yeni Serüvenim
Hayatımızdaki en uzun öğrenim zamanı, herkezin düşündüğünün aksine İlkokul, Orta okul, Lise ve Üniversite değil; İş hayatıdır.
İş hayatına ya okulunu okuyup mesleki tekniğini alarak yada benim gibi okuduğu mesleği değil gönlünde olan aklını çeken mesleği yapmak için önüne çıkan fırsatları kovalayarak başlarız.
Benim için olay; babamın lise zamanımda beni ve kız kardeşimi yazları paranın nasıl kazanıldığını bize öğretmek için çalıştırmaları sırasında tekstil sektörünün dikkatimi çekmesi ile başladı. Babam el örgü yünleri ve dokuma için iplik yapan bir işletmenin sahibiydi. Önceleri merakım, bizim ipliklerimizin ne işe yaradığını ve nerelerde kullanıldığını öğrenmek istemekle başladı. Sonrasında Babam bana iplik büküm derecesini öğretmek için problem vari çalışmalar yaptırması, sonrasında dokuma tezgahlarını gezmem ile pekişti ve bir bakmışım Annemle uzak bir yakınımızın tekstil sektöründeki firmasında Planlama departmanında işe başlamışım bile.
İlk iş basamağım olan Planlamanın analitik hatları ile karakteristik özelliğim olan merakım birleşince; Tekstil benim için vazgeçilmez, ucu bucağı olmayan, her gün bir yeniliğin eklendiği güzel bir maceraya dönüştü. Tabi ilk 10 sene :)
Bu 10 sene içinde, Planlamadan Müşteri temsilciliğine, Tedarik Satın Almadan, Pazarlamaya kadar bir çok bölümde bilgi ve deneyimime her gün bir yenisini katarak çalıştım durdum.
10. senemde artık bu deneyimin beni kendi işimin sahibi olmaya ittiğini düşündüm ve GG Sourcing'i kurdum. Kurdum derken Home office bir çalışmadan, İtalyan bir müşteriden ve iş hayatının bana kattığı güzel dostlukların yardımı ile edindiğim 2 farklı imalatçıdan oluşan bir organizasyondan bahsediyorum.
O zamanın koşullarında biraz fazla çekingen ve korkak davranmam sonucunda bu iş tecrübem ne yazıkki 1 sene sürdü ve geride bana para ile satın alamayacağım bir deneyimler silsilesi bıraktı.
Tam 1 sene sonra tekrardan çalışma hayatına döndüğümde ise, kendiminde bir işletmenin sorumluluğunu tecrübe etmiş olmandan dolayı, ister istemez iş yerinde daha fazla sorumluluk alarak yönetim kısmına daha da yakın çalışmaya başladım- tabi bunda onca yıllık çalışma tecrübem ve hali hazırdada hiç solmayan iş aşkımında katkısı var.- Daha fazla sorumluluk, daha fazla çalışmak, yolun uzunluğunu, şirketin konumunu düşünmeden kendi işyerimde vermeye başlayıp yarıda bırakmak durumunda kaldığım sorumluluk duygusu ile savruldum durdum.
Kendi iş yerinin sorumluluğunu alamayan Patronların yerine işçilerin, müşterilerin , tedarikçilerinin sorumluluklarını üstlendim. Kendi işim gibi çalıştım çabaladım veee yoruldum.
Pandemi sırasında yöneticisi olduğum şirkette, bir baktım sorumluluk üstlenen tek kişi benim. Ama şirket benim mi HAYIR değil.
Bu aydınlanma bence dünya üzerinde çalışma hayatının 10-15 senesini devirmiş bir çok insanın başına gelmiştir. Bir anda ani kararla iş değişikliği, belki bunla beraber gelen ortam ve çevre değişimi yada kendi yağımla kavrulurum artık yeter raddesi.
Mental yorgunluğun insanı yeni bir serüvene yönlendirmesi. İşte tamda o noktanın eşitindeyim...
